26.10.08

GRİPLE MÜCADELE...

Gribi iyi beslenerek atlatın!
Kışın geldiğini ilk gösteren şey nedir?
Yağmur?
Buz?
Kar fırtınası?
Sakın sınıfta arkanızdan gelen hapşırık sesleri olmasın?
Kış mevsimi demek, grip mevsimi demek.
Havalar biraz soğumaya başladığında en zayıflarımız hemen şifayı kapar.
Daha güçlü bünyelere sahip olanlar ise
etraftan gelen bu mikrop taarruzuna daha fazla direnemez ve
onlar da hasta olur.
C vitamini:
Hepimizin bildiği bir çözüm. C vitamini sayesinde kandaki akyuvarlar, erken evrelerinde virüsle kolaylıkla başa çıkabiliyor. Bildiğiniz gibi C vitamini için en popüler kaynak narenciyeler.
Günde bir bardak portakal suyu, ihtiyacınız olan tüm
C vitaminini size sağlar.
Dikkat etmeniz gerekenler, eşit miktarda portakal ve greyfurt sıkmak,
sıktıktan hemen sonra taze taze içmek ve portakal hakkınızı mümkünse sabah kahvaltısında kullanmak. Portakal ve greyfurt’un en büyük hayranları değilseniz
kivi, çilek, kırmızı biber, brokoli, üzüm (çekirdeğiyle ama) yiyebilirsiniz.
Suda çözüldüğünden fazlası vücuttan atılır, bu yüzden günlük almanız gerek.
Tablet olarak alındığında ise en az faydalı olan vitamindir ayrıca ...

Çinko:
T hücrelerinin sayısını artırır, bu da enfeksiyonla daha kolay
mücadele etmenizi sağlar.
Çok ünlü olmasa da çinko, bağışıklık sisteminin sağıklı çalışması için ihtiyaç duyulan en önemli elementlerden biri. Eksik miktarda çinko almak, sizi enfeksiyonlara karşı dirençsiz kılacağı gibi koku alma duyunuzu zayıflatıyor.
Kırmızı et, tavuk, balık, midye, yumurta, süt ürünleri, fındık, bezelye,
iyi birer çinko kaynağıdır. Bütün bunlardan günde toplam 200 gram
alıyorsanız endişe edecek bir durum yok.
A vitamini:
A vitamini sizin için acayip iyi bir şey ama gribal bakımdan ele alırsak burnunuzun içini yapış yapış tutarak mikropların daha ileriye gitmesini engeller.
Vücudunuz portakal, havuç, kayısı gibi turuncu yiyeceklerdeki karoteni A vitaminine dönüştürebilir.
Olgunlaşmamış çilek, domates gibi turuncu yiyecekler sayılmıyor elbette!
Ispanak, pazı, kara lahana gibi koyu yeşil bitkilerde de bol bol karoten mevcut.
Yumurta, ciğer, süt ürünlerinden de direkt alabilirsiniz.
Bütün bu saydıklarımızdan toplam yarım kilo yerseniz
bir A vitamini deposu olursunuz. Vücutta biriktirilebilen bir vitamindir
ve kansere karşı önemli bir koruyucudur.
Eksikliği, burun kadar cildin diğer yerlerinde de kuruluğa yol açar,
görme duyunuzu zayıflatır, doku onarım hızınız düşer.
E vitamini:
E vitamini, bağışıklık sistemini olumlu yönde etkiler.
Hücre duvarlarını kuvvetlendirdiği için virüsler
vücudunuza istedikleri zararı veremez.
Saçlarınızın pırıl pırıl, tırnaklarınızın kuvvetli olması da yanınıza kâr kalır.
En güçlü antioksit olduğu iddia ediliyor.
Güneş ışığında bulunur
ama kışın bu şekilde bir yere varamayız değil mi?
O halde
kuru incir, fındık fıstık ceviz badem çekirdek,
zeytinyağı, ıspanak, muz, brokoli, soya sütü, arı sütü,
kereviz, mısır, müsli tüketiyoruz.
Tüm bunlardan toplam 100 gram yediyseniz içiniz rahat etsin.
L-theanine:
Vücuttaki virüslerle mücadele eden
hücrelerin sayısını artırarak
bağışıklık sisteminizi güçlendiren bir amino asit.
İşin iyi yanı ise, en çok millî içeceğimiz çayda bulunması.
Bu madde,
karaciğer tarafından etilamin adlı bir moleküle dönüştürülüyor
ve böylece kandaki "t" hücreleri sayısı artıyor.
Günde beş bardak çay içenlerin kanlarında beş kat daha fazla "t" hücresi oluyor.
İşin ilginç kısmı ise o sağlıklı bitkisel çaylarda değil,
bildiğiniz siyah çayda bulunması.
Sıcak çayın hayranı değilseniz size
buzlu çay
yapmayı öneriyorum.
Ama kışın sıcak sıcak limonlu bir çay daha iyi gitmez miydi?
ALINTI

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu bilgiler çok faydalı...sağol canım.Dikkate alacağım,kullanacağım.Taze sıkılmış portakal suyuna bayılırım:)))

Hazırlıklara tam gaz devam ediyorum:)))
Sevgi ve özlemle öpüyorum.