26.2.09

YAŞAMI PAYLAŞMAK ...


Sevgili bir arkadaşım tarafından
benim mail adresime gönderilmiş olan bir hikaye bu!
Beğendiğim için sizlerle de paylaşmak istedim ...

Mustafa askerden teskere alıp evine gitmeden önce,
İstanbul'da bulunan anne babasına telefon açtı.
-Sevgili anne ve babacığım,
sonunda eve geliyorum ama bir şey sormak istiyorum.
Bir arkadaşımı da beraber eve getirebilir miyim?
"Tabii ki "
diye cevapladılar.
"Onunla tanışmaktan mutluluk duyarız."
- Ama bilmeniz gereken bir şey var'
diye Mustafa devam etti.
- O, çatışmada ağır yaralandı.

Mayına bastı ve kolu ile bacağını kaybetti.
Başka da gidecek hiçbir kimsesi ve yeri yok.
Onun bize gelmesini ve bizimle yaşamasını istiyorum'.
"Bunu duyduğuma çok üzüldüm oğlum,
belki kalacak başka bir yer bulması için ona yardımcı olabiliriz."
- Hayır, onun bizimle yaşamasını istiyorum' dedi oğlu.
"Oğlum, "dedi babası,
"sen ne istediğinin farkında değilsin.
Böyle büyük bir sorunu olan birisi bizi çok rahatsız eder.
Bizim kendi hayatımız var ve böyle farklılığa izin veremeyiz.
Bence sen eve gelmeli ve bu çocuğu unutmalısın.
O kendi yaşamını devam ettirmenin bir yolunu bulacaktır."

O an, Mustafa telefonu kapattı.
Anne ve babası ondan,
başka bir tek haber duymadılar...
Birkaç gün sonra, İstanbul Polisinden bir telefon geldi.
Oğullarının, bir binadan düşerek öldüğünü söylediler.
Polise göre intihardı.
Anne ve baba telaşla uçağa binerek
oğullarının teşhisini yapmak için
atladığı ildeki devlet hastanesinde bulunan
teşhis morguna gittiler.
Mustafa’yı teşhis etmişlerdi.

Ama gözleri fal taşı gibi açılarak !
Bilmedikleri bir şeyi fark ettiler.

Mustafa’nın bir bacağı ve bir kolu yoktu...

Siz olsanız
ne cevap verirdiniz, Mustafa'ya ???

2 yorum:

Şükrü Yılmaz dedi ki...

Dostluk dallarda goncadır, Dostluk sırattan incedir, Dostluk herşeyden öncedir, Sönmesin muhabbetin közü, Merhabadır dostun sözü merhaba. http://sukruyilmaz.net/images/cuma6.jpg
Hayırlı Günler Cumanız Mübarek Olsun Ailenizle ve Sevdiklerinizle birlikte Gününüzün Sağlıklı neşeli ve bol bereketli geçmesini dilerim.Sagılarımla.

KIRMIZI GÜL

Geçen yıl sonbaharda,
Kırmızı bir gül,
Bırakmıştım kapına,
Onu alıp kokladın mı,
Kurutup koynunda sakladın mı,
Baktıkça beni hatırladın mı?
Kırmızı gül aşkı anlatırmış,
Aşkımı anlatabildim mi?
Bu sonbaharda da,
Kırmızı güllerle geldim kapına,
Binlerce kırmızı gülle,
Evini gül bahçesine,
Yüreğimi aşk cennetine
Çevirecektim...
Kapın kapalıydı,
Sen yoktun,
Gitmiştin,
Kırmızı güller kaldı elimde,
Bir acı var yüreğimde,
Kırmızı güller kurudu,
Sahipsiz öksüz kaldı,
Bense bi çare,
Kapında nöbetteyim hala...

Alıntı:Umut Gül
http://www.yazgulu.com/siirler/kirmizigul.php

Şükrü Yılmaz
Antakya-Hatay
http://sukruyilmaz.net
http://sukruyilmaz.net/blog

NuR dedi ki...

Offf bu ne zor bir durum. Çok trajik, keşke çocuk gazi olduğunu söyleseymiş. Hangi ana-baba çocuğundan vazgeçer ki...