2.9.08

İSTİSMARLAR VE NEDENLERİ...



SEVGİLİ ARKADAŞIM "KIZIMIN ÇEYİZİ" BENİ ZİYARET EDEREK,
SAYFASINDA İŞLEYECEĞİ BU ÖNEMLİ KONUYU BANA DUYURMUŞ.
YAZDIĞI HARİKA BİLGİLERE TEŞEKKÜR EDER,
SİZLERİN DE OKUMANIZI DİLERİM.
BU KONUDA BENİM EDİNDİĞİM BİLGİLERİ
AŞAĞIDA İNCELEYEBİLİRSİNİZ.

Aşağıda okuyacaklarınız
ne yazık ki
"baskı ve zorlama" ve "ayıp"
gibi kavramlarla
AÇIKLANAMADIĞI için
çoğu zaman bir SUÇ kapsamında incelenemiyor.
Artarak ta devam ediyor.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Çocuk İstismari ve İhmalini Önleme Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi
Doç. Dr. Orhan Derman, dünya genelinde
buluğ çağına gelmiş kızların yüzde 25'inin,
erkeklerin ise yüzde 15'inin
cinsel istismara maruz kaldiğını bildirdi.
Derman, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
cinsel istismarın,

tecavüz,

istem dışında dokunulma,

sürtünme

gibi çeşitli şekillerde olduğunu söyledi.
İstismara uğrayan çocukların yüzde 75'inin aile yakınları,
yüzde 12'sinin yakın tanıdıkları
ve yüzde 13'ünün ise tanınmayan kişiler tarafindan
istismar edildiğini kaydeden Derman,
son yıllarda hastaneye başvuran

istismar vakalarının

arttığına işaret etti.

Derman, görev yaptığı Hacettepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Adolesan Ünitesi'ne,
2007 Haziran ayında 8 istismar vakası geldiğini
ve bunların 2'sinin cinsel istismar olduğunu söyledi.
''Artışın, birey ve ailelerin bilinçlenmesi,
hastanelere başvuruların artması,
bu konuda çeşitli araştırmaların yapılması,
bozuk aile yapısı,
medya gibi nedenlerden kaynaklanabileceğini'' belirten Derman,

''Verdiğimiz oranlar,

sadece buz dağının görünen kısmı''

değerlendirmesinde bulundu.
15 yaş altındaki çocukların, genellikle aile,
yakın akraba ve tanıdık olmayan kişiler tarafindan,
15 yaş üstündekilerin ise flörtle birlikte
cinsel ilişkiye zorlanma şeklinde
cinsel istismara maruz kaldığını kaydetti.

'MAĞDURLAR,

DAHA SONRA İSTİSMARCI OLABİLİYOR''

Derman, istismara maruz kalan çocukların
yeterli ilgi görmediği ve tedavi edilmediği durumlarda,
ileride "istismarcı" olabildiğine dikkati çekerek,
mağdur sayısı arttıkça "istismarcı" sayısınında
o oranda arttığını söyledi.

Cinsel istismara uğrayan çocuğun,
''kendini kirlenmiş ve suçlu hissedebildiğini'' belirten Derman,
''Kendini toplumdan soyutluyor ve yalnızlaşıyor.

Bir gün yaşadıklarının hıncını almak,
başkasının da aynı acıyı çektiğini görmek,
kendine mağdur bir paylaşımcı bulmak gibi nedenlerden dolayı,
ileride istismarcı olabiliyor.

Maalesef, bu bir kısır döngü halinde devam ediyor'' dedi.

Mağdur olan çocuğun, olayı sadece

hekimlerle paylaşması

gerektiğinin doğru olduğunu vurgulayan Derman,
''Çünkü, güvendiği kişiler bile

'Nasıl olsa böyle bir şey yaşadı.

Ben de yapabilirim'

tarzında yaklaşımlarda bulunabiliyor
ve istismarcı olabiliyor'' diye konuştu.

Derman, ailelerin çoğunun,

konuyu kapatması,

olayın duyulmaması,

adli mercilere gitmemesi

gibi nedenlerle,
aile içinde çözmeye ya da üstünü örtmeye çalıştığını anlattı.
Bu arada, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte
özellikle çocuk pornosu ve homoseksüel ilişkilerin
artış gösterdiğini belirten Derman,
''Özellikle adolesan (ergen) çağdaki gençlerin çoğu,
cinsel partnerlerini internet aracılığıyla buluyor'' dedi.

''AİLELERİN YÜZDE 40'I

HAFİF ORANDA ŞİDDET UYGULUYOR''

Çocuk İstismarı ve İhmalini Önleme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

Doç. Dr. Gonca Yılmaz da
"Başbakanlık Aile Araştırma Kurumunun verilerine göre,
Türkiye'de ailelerin yüzde 40'i çocuklarına hafif oranda şiddet uyguluyor'' dedi.

Çocukların, fiziksel, duygusal ve ihmal şeklinde de
istismara maruz kaldıklarının altını çizen Yılmaz,
özellikle bebeklerde ölümle sonuçlanabilen
fiziksel istismar vakaları
olduğunu kaydetti. ''Araştırma sonuçlarına göre,
kimi bölgelerde 2 çocuktan birinin
fiziksel istismara maruz kaldığının belirlendiğini'' ifade eden Yılmaz, fiziksel istismarın,

tekmeleme,

çarpma,

tokat atma,

kafasına vurma ve

sarsma şeklinde olduğunu söyledi.

Yılmaz, 1 yaş altı bebeklerde görülen
sarsma şeklindeki fiziksel istismarın,
bebeklerin beyninin kafa içinde çarpmasına bağlı olarak,
beyin zarı altı ve göz içi kanamalarının ortaya çıktığını anlattı.

Fiziksel istismarda, belli bölgelerdeki çürüklerin,
karın travmalarının - uzun kemiklerdeki burkulmanın
ve göğüs kafesi kırıklarının belirleyici olduğunu
ifade eden Yılmaz,

''En çok kafa kırıklarıyla karşılaşıyoruz

ve bunların yüzde 30'u ölümle sonuçlanıyor'' diye konuştu.

Bu ve benzeri bulguların saptandığı vakaların,
istismar ya da kaza olup olmadığının
belirlenmesi gerektiğini kaydeden Yılmaz,

''Maalesef, istismar gördüğü ortama dönen çocuklardan
yüzde 30'unda istismar tekrarlanıyor'' dedi.

''EMZİRMEYEN ANNELER ÇOCUĞUYLA İLETİŞİM KURAMIYOR''

Yılmaz, çocuğuyla duygusal iletişim kuramayan annenin,
çocuğunu dövebildiğini ve dövdürebildiğini belirterek,

''İstismar vakaları incelendiğinde,
annenin çocuğunu emzirme
oranının çok düşük olduğu tespit edildi'' dedi.

Annenin, çocuğuyla iletişim kurmasında,
doğumdan sonraki ilk günlerin çok önemli olduğuna
dikkati çeken Yılmaz,

''Bebeğin doğduktan hemen sonra anneden alınarak
küvezde yatması da
iletişimi olumsuz etkiliyor'' diye konuştu.
Yılmaz, eğitimli ve yaşça tecrübeli annenin,
çocuğunu az istismar ettiğini söyledi.
Öte yandan Türkiye'de, yüzde 72 oranında
duygusal istismar görüldüğünü kaydeden Yılmaz,

duygusal istismarın,

hakaret,
aşağılama,
kıyaslama,
yüksek başarı beklentisi,
aşırı sevgi,
sözel şiddet,
anne-babanın ilgisizliği,
televizyonun elektronik bakıcı olarak kullanılması

şeklinde görülebildiğini anlatti.
Duygusal istismar maruz kalan çocukların,
genellikle duygusal gelişim bozukluğu gösterdiğini,

donuk bakışlı olduklarını,
gece işemelerinin görülebildiğini
ve başkalarından sevgi dilenen çocuklar
olduklarını ifade eden Yılmaz,
bu çocuklarda madde alışkanlığı
kullanma oranının da yüksek olduğunu kaydetti.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
GEREĞİNDE ZAVALLI HAYVANLARA
ÇATARIZ
AMA "ÖZÜR" DE DİLEYEBİLİRİZ.
Link'i tıklayarak görebilirsiniz.

Hiç yorum yok: